Son pişmanlık!
Seçimlere gidilirken manzara aynen şu şekildeydi; ekonomik krizle boğuşuluyor, açlık ve yoksulluk sınırları asgari ücretin üzerinde çıkıyor, milyonlar işsizlikten kırılıyor, aldığı maaşla ay sonunu getiremeyen asgari ücretliler homurdanıyor ve her dönemin fakirleri emekliler yaşam mücadelesi veriyordu. Üstüne üstlük deprem bölgesinde üç gün yardım alamadığı iddia eden il ve ilçelerinden feryat sesleri yükseliyordu. Hadi Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kaldı; peki parlamento seçimlerindeki bu oranların anlamı nedir? Ya halkımızın ekonomik durum yakındıkları kadar kötü değil, ya rahmetli Demirel yanılıyor, ya da “Hiçbir şey olmuyorsa mutlaka bir şeyler oluyor !” Tabi oyların sandığa girdiği şekilde çıkmadığına yönelik itirazlar var. Gerçi Cumhur İttifakı üyeleri de, seçim devam ederken, itiraz dilekçeleri ceplerinde Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına itiraz etmek için hazır bir şekilde beklemişlerdi. Parmak boyasına yıllarca eleştiri getirenler bile son tahlilde aslında gerekiyormuş demeye başladı. Nedeni de son iki günde ortaya atılan iddialar. Seçim sonuçlarını etkileyecek kadar oylar yanlış yazılabilir mi bilmiyorum ama itirazlar üzerine bazı şehirlerde vekiller değişti. Neticede parlamento şekillendi, şimdi gözler 28 Mayıs’a çevrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan avantajlı görünse de sandık mühendisliği yapılmasının ne kadar yanlış sonuçlar verdiğine bir kez daha şahit olduk. Milyonlarca insanın sandık başına gitmediği, yüzbinlerce oyun geçersiz sayıldığı ve yeni seçmenlerin katılacağı seçimden önce şu taraf kazanır demek yanılgıya neden olabilir. Tüm seçmenlerin yine vatandaşlık görevleri için sandık başına gidip oylarını kullanmaları gerekiyor. Ha bir de bu oylar verilirken ileride “Ya pişman oldum” demeyecekleri şekilde seçim yapmaları kendi vicdanları açısından önem taşıyor. Çünkü 28 Mayıs’tan sonra olağanüstü bir şeyler olmazsa 5 yıl daha seçim yok. Ve son pişmanlıklar bir şeye yaramıyor...