İktidar partisi 2002 yılından bu yana en az oyu alıp, vekil sayısında düşüş yaşansa da parlamento seçimlerinde birinci olmayı başardı. Bu sonuçlar gösterdi ki, halkın sandık başına hangi ruh haliyle gittiğini bilmek mümkün değil. Tabi bir de seçimlere hazırlanma metotları da önemliydi. İktidar bakanları aday yapıp tüm imkanları kullandı, muhalefeti terörle ilişkilendirip sürekli o yönde propaganda yapıldı, bazı yerlerde usulsüzlükler yaşandığı yönünde görüntüler geldi ve sonuçta bu manzara ortaya çıktı… Türkiye’nin sesini dünyaya duyurmak için Atatürk tarafından kurulan Anadolu Ajansı da, yine iktidarın sesi oldu… Gelelim 2. Tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine… Oy kullanma işlemleri devam ederken, Millet İttifakı’nın güçlü olduğu bölgelerde tüm sandıklara itirazlar hazırlandı. Düşünebiliyor musunuz? Sandıklar açılmadan itirazlar hazırdı. Somut veriler sağlıklı şekilde girilemedi, tıkandı kaldı. “Hiçbir şey olmadıysa mutlaka bir şeyler olmuştur” diyen Ali İhsan Oğuz, yine ekranlara çıktı ve itirazların Salı gününe kadar süreceğini söyledi. Zaten Salı da itirazlar ve karara bağlanması için son gün. Peki soru şu, kazanan parti neden itiraz eder? Artık orası muamma !!! Aslında sonuçlar iktidar partisini istediği gibi çıktı, hatta daha fazlası oldu diyebiliriz… Lakin iki aday da yüzde 50 ‘yi geçemeyeceği için iki hafta sonra yine sandık başına gidilecek… Şimdi kilidin anahtarı Sinan Ogan’da gibi gösterilecek. Şahsi kanaatim öyle bir şey yok. Sayın Ogan’a belirli ölçüde ilgi olduğu ortada. Lakin üyesi olduğu bir parti bile henüz yok. Yani Ogan’ın işaret edeceği ittifaka oy akışının olması gibi bir durum söz konusu değil. Yazının başında demiştik ya seçmenini sandık başına giderken takındığı ruh halini önceden bilmek mümkün olmuyor diye. Yine o noktaya dikkat çekmek istiyorum… 2. Turda seçmenini bir arada tutup, yine sandık başına götürmeyi başaran aday kazanacak.