Mevcut başkanlık sisteminde, ittifaklara mecbur kalıyor tüm partiler. Son seçimlerde de böyle oldu. Masa etrafında toplanan 6 benzemez parti ittifak oluşturdu. Neticede en kazanılacak koşullara karşın seçim kaybedildi, kazanan masanın , “sağcıları” oldu. Üstüne üstlük seçim başarısızlığı daha sindirilme aşamasındaykende başladılar konuşmaya; kelimeler farklı ama anlamları aynı olan cümlelerle ittifaktan bir şey elde edemediklerini dile getirdiler! Yani ittifaka bir şey elde etmek için girdiklerini açıkça ifade ettiler…
Peki bu çıkışlar bekleniyor muydu? Tabi birçok kesim tarafından böyle olacağı biliniyordu. Yüzde 1’lik oy oranlarıyla milletvekili çıkaranlar bile pişmanmış. Maalesef politikanın doğasında var; liderlertabanlarının gazını almaya yönelik söylemlerde bulunabiliyorlar. Aslına bakarsanız bu partilerin tabanları hiçbir zaman CHP’nin öncülük ettiği oluşuma destek vermek istemedi. Bu içten pazarlıkların sonucu da direk yansıdı meclise...
Neyse lafı uzatmadan asıl mevzuya gelelim. Önümüzde yerel seçimler var. Şimdi peşrev zamanı; el güçlendirme, ön alma manevraları yapılıyor. Bir ay önce ittifaktan umduklarını bulamadıklarını dile getirenler şimdilerde yine kompliman yapmaya başladılar. Deyim yerindeyse bir öyle bir böyle konuşuyor bazı partilerin temsilcileri.” Biz kendi adaylarımızla girecekmiş gibi çalışıyoruz, tabanımız ittifaklar mesafeli yaklaşıyor”gibi kurnazca laflar atılıyor ortaya. Partilerin üst kademeleri anketleri ve yansımalarını çok daha yakından takip etikleri için masayı devirmiyor ama asıl patron olan yurttaşlar, ittifakı çoktan dağıttı. Halk gönül verdiği partinin adaylarının yarışa girmesini istiyor.Ee Millet İttifakı’ndan umduğunu bulamadığını dile getiren siyasi partilerin sayısı da az değil. O halde işte meydan;yerel seçimlere kendi adaylarıyla çıksınlar…
Ancak masanın ayağı öyle değil! Yine ittifaklar kurulacak, bazı illerde ortak aday çıkarılacak. “ Şu ili-ilçeyi bize verin “ pazarlıkları yapılacak. Hele de CHP’nin daha net bir yol haritası arayışında olduğu bir süreçte, istekler karşısında nasıl direnecek merak ediliyor.Lakin tabandan çıkan serzenişlere kulak vermek lazım; yüzde 1’lik oy oranlarıyla meclise girmelerine karşın ileri geri konuşan partilere ve onlara yol veren yöneticilere öfke birikiyor. Cübbeli’nin de dikkat çektiği gibi herkes aynı soruya kilitleniyor ; “Sağcıların kurnazlığı yine üstün mü gelecek? ”