MURAT ÖZKARDEŞ
Köşe Yazarı
MURAT ÖZKARDEŞ
 

30. sıra !

30. sıra ! Seçimlere kısa süre kala karanlık odakların desteklediği mangutların yaptığı provokasyonlar ürkütmüyor değil! İnsanların akıllarında seçim gecesi gerginlik yaşanacağı ve istenmeyen olaylar olabileceği endişesi hakim. Tabi neden böyle düşünülüyor, bu korku iklimini kim yayıyor ve kimlerin işine geliyor bakmak lazım. Ancak unutmamak ki, her ne kadar içine çekilmeye çalışılsa da, ülkemiz Ortadoğu’ya benzetilemeyecek. O nedenle 50+1’i alan seçimleri kazanacak ve hiçbir güç engel olamayacak. Bu milleti kimse karşısına alamadı, alamaz da. Sandıktan ne sonuç çıkarsa herkes uymak zorunda. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa ve yasalarla yönetilen bir ülke. Umarım insanların zihinlerindeki bu korku duvarı da aşılır ve düğün dernek havasında seçimler sonuçlanır. Evet gerginlik var dedim ya, en iyisi içinde bulunulan durumu fıkralarla özetleyelim istedim bugün. 30 tane siyahi arkadaşın buldukları şişeden cin çıkmış ve “Hepinizin bir dileğini yerine getireceğim”demiş. Birinci sıradaki siyahi beni beyaz yap demiş ve cin onu beyaz yapmış, en sondaki zenci gülmeye başlamış. İkinci siyahi de, beni beyaz yap demiş ve cin onu da beyaz yapmış sondaki halen gülüyormuş. 29 kişi de beni beyaz yap demiş ve cin tüm dilekleri yerine getirmiş… 30’uncu sıradaki gülmekten kıvranıyormuş ve sıra O’na gelmiş;“Bu 29 kişiyi yeniden siyahi yap demiş.” Yukarıdaki fıkra, Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce’yi anlatmıyor mu? Solcular, liberaller, muhafazakarlar, Marksist çizgiye yakın TİP ve hatta bazı ülkücüler bile Muharrem İnce’yi ikna etmeye çalışıyor… Sayın İnce de, kaybedeceği seçimde “bölen olacağım” diye tutturuyor. Demokrasi gereği yasal olarak hakkını kullanıyor. Lakin geçmişte kendisine oy veren seçmenlerin vicdanlarındaki yerini kaybediyor. Politika böyle bir şey; yalanlar havada uçuşur, kendi söylediklerine kendileri bile inanmazlar ! İşte burada gazeteciler devreye girer. Liderlere yaptıklarını, söylediklerini hatırlatır, hatta uyarılarda bulunur. Günümüz Türkiyesi’nde birkaç televizyon ve gazete dışında görevini tam olarak yerine getiren medya kuruluşu kaldı mı? Nerdeee dediğiniz duyar gibiyim! O halde yandaş gazetecilere gitsin aşağıdaki fıkra da… New York'da küçük bir çocuğu azgın bir köpeğin dişlerinden kurtaran ve hayvanı boğan iriyarı delikanlının yanına koşan gazete muhabiri sormuş: - “ Kahraman Amerikalı, çocuğun hayatını kurtardı” diye yazabilir miyim? - Ben Amerikalı değil Pakistanlıyım, demiş adam. Ertesi gün New York Times’da manşet: “Kökten dinci Pakistanlı, Central Park'ta bir köpeği boğdu...” Eskiden gazeteciler manşetlerinin “Pişti” olmaması için özel çaba harcarlardı. Şimdi üç dört güne bir birçok gazetenin manşeti hemen hemen aynı yayınlanıyor. Eee tabi bir yerlerden emir alarak yazılınca ortaya öyle “Pembe” gazeteler çıkıyor. Lafın kısası, herkes görevini yerine getirmeli; savaşa değil seçime gidildiği büyük puntolarla duyurulmalı. Demokrasinin hava gibi, su gibi hayati olduğu hatırlatılmalı. Politikacılar da yalanlarla değil, gerçeklerle halkın karşısına çıkmalı. Çünkü eninde sonunda gerçekleri yazacak birileri hep çıkar. Ve tarihimiz birçok örneği barındırıyor.
Ekleme Tarihi: 10 Mayıs 2023 - Çarşamba
MURAT ÖZKARDEŞ

30. sıra !

30. sıra ! Seçimlere kısa süre kala karanlık odakların desteklediği mangutların yaptığı provokasyonlar ürkütmüyor değil! İnsanların akıllarında seçim gecesi gerginlik yaşanacağı ve istenmeyen olaylar olabileceği endişesi hakim. Tabi neden böyle düşünülüyor, bu korku iklimini kim yayıyor ve kimlerin işine geliyor bakmak lazım. Ancak unutmamak ki, her ne kadar içine çekilmeye çalışılsa da, ülkemiz Ortadoğu’ya benzetilemeyecek. O nedenle 50+1’i alan seçimleri kazanacak ve hiçbir güç engel olamayacak. Bu milleti kimse karşısına alamadı, alamaz da. Sandıktan ne sonuç çıkarsa herkes uymak zorunda. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa ve yasalarla yönetilen bir ülke. Umarım insanların zihinlerindeki bu korku duvarı da aşılır ve düğün dernek havasında seçimler sonuçlanır. Evet gerginlik var dedim ya, en iyisi içinde bulunulan durumu fıkralarla özetleyelim istedim bugün. 30 tane siyahi arkadaşın buldukları şişeden cin çıkmış ve “Hepinizin bir dileğini yerine getireceğim”demiş. Birinci sıradaki siyahi beni beyaz yap demiş ve cin onu beyaz yapmış, en sondaki zenci gülmeye başlamış. İkinci siyahi de, beni beyaz yap demiş ve cin onu da beyaz yapmış sondaki halen gülüyormuş. 29 kişi de beni beyaz yap demiş ve cin tüm dilekleri yerine getirmiş… 30’uncu sıradaki gülmekten kıvranıyormuş ve sıra O’na gelmiş;“Bu 29 kişiyi yeniden siyahi yap demiş.” Yukarıdaki fıkra, Memleket Partisi Lideri Muharrem İnce’yi anlatmıyor mu? Solcular, liberaller, muhafazakarlar, Marksist çizgiye yakın TİP ve hatta bazı ülkücüler bile Muharrem İnce’yi ikna etmeye çalışıyor… Sayın İnce de, kaybedeceği seçimde “bölen olacağım” diye tutturuyor. Demokrasi gereği yasal olarak hakkını kullanıyor. Lakin geçmişte kendisine oy veren seçmenlerin vicdanlarındaki yerini kaybediyor. Politika böyle bir şey; yalanlar havada uçuşur, kendi söylediklerine kendileri bile inanmazlar ! İşte burada gazeteciler devreye girer. Liderlere yaptıklarını, söylediklerini hatırlatır, hatta uyarılarda bulunur. Günümüz Türkiyesi’nde birkaç televizyon ve gazete dışında görevini tam olarak yerine getiren medya kuruluşu kaldı mı? Nerdeee dediğiniz duyar gibiyim! O halde yandaş gazetecilere gitsin aşağıdaki fıkra da… New York'da küçük bir çocuğu azgın bir köpeğin dişlerinden kurtaran ve hayvanı boğan iriyarı delikanlının yanına koşan gazete muhabiri sormuş: - “ Kahraman Amerikalı, çocuğun hayatını kurtardı” diye yazabilir miyim? - Ben Amerikalı değil Pakistanlıyım, demiş adam. Ertesi gün New York Times’da manşet: “Kökten dinci Pakistanlı, Central Park'ta bir köpeği boğdu...” Eskiden gazeteciler manşetlerinin “Pişti” olmaması için özel çaba harcarlardı. Şimdi üç dört güne bir birçok gazetenin manşeti hemen hemen aynı yayınlanıyor. Eee tabi bir yerlerden emir alarak yazılınca ortaya öyle “Pembe” gazeteler çıkıyor. Lafın kısası, herkes görevini yerine getirmeli; savaşa değil seçime gidildiği büyük puntolarla duyurulmalı. Demokrasinin hava gibi, su gibi hayati olduğu hatırlatılmalı. Politikacılar da yalanlarla değil, gerçeklerle halkın karşısına çıkmalı. Çünkü eninde sonunda gerçekleri yazacak birileri hep çıkar. Ve tarihimiz birçok örneği barındırıyor.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kozatv.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.