MARDİN'DE GEZİLECEK EN İYİ 25 YER
1/25
Şahkulubey Konağı, Mardin’de Ermeni nüfusunun fazla olduğu dönemlerde inşa edilmiş oldukça özel bir konaktır. Şehrin önde gelen Ermeni ailelerinden birine mensup Çerme Kardeşler tarafından inşa ettirilen konak Mimarbaşı Lole Sarkisyan tarafından planlanmıştır. Zamanla ailenin büyümesi ile ev de büyütülmüş ve 2040 m2 üzerine kurulu 3 katlı bir konak ortaya çıkmıştır. Eve son halini veren aile üyelerinden olan Rafi Tomas Çerme olmuştur. 1943 yılında Mardin’den İstanbul’a göç eden Çerme ailesi evi bugünkü sahipleri Şahkulubeyler’e devreder. Dışarıdan bakıldığında oldukça görkemli olan bu konak Mardin Protestan Kilisesi’ne 1 dakikalık yürüme mesafesindedir.
2/25
Mardin’in tarihi ve kültürel zenginliklerinden bir tanesi olarak kabul gören Hatuniye Medresesi halk arasında Sıti Radviyye olarak anılmaktadır.Eski Mardin olarak anılan bölgede Savurkapı Mahallesi’nde bulunan medrese Artuklu Dönemi mimarisini yansıtmaktadır.Taş işçiliğinin oldukça kaliteli bir şekilde yansıtıldığı medrese Kubettin İlgazi’nin annesi Sitti Raziye adına yaptırılmıştır.Tarihi anlamda şehrin önemli yapılarından bir tanesi olurken mescit olarak kullanılan kısımda Hz. Muhammed’in ayak izinin bulunması dini yönden medreseyi çok özel kılar.
3/25
Süryaniler için çok özel mabetlerden bir tanesi olan Mor Behnam Kırıklar Kilisesi, şehrin en merkezi noktalarından bir tanesidir. Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Mardin Müzesi’ne yaklaşık 5 dakikalık yürüme mesafesinde olan Kırklar Kilisesi halen bir mabet olarak kullanılmaktadır.Süryaniler tarafından Mor Behnam ve kardeşi Saro anısına inşa ettikleri kilisenin 569 yılına tarihlendiği bilinmektedir. Ancak zamanla Müslümanlar tarafından ele geçirilen ve camiye dönüştürülen kilisenin daha sonra Kırklar adıyla anıldığı kabul edilmektedir. Bu ismin tercih edilmesinde ise Roma İmparatoru Dokios’a isyan eden 40 askerin Sivas’a sürülmesi ve burada donarak şehit olmaları önem arz eder. 40 şehidin kemiklerinin 1170 yılında kiliseye getirilmesi ile çok özel bir yere dönüşen Mor Behnam Kilisesi 1500 yıllık mirasın izlerini gözlemeyebileceğiniz bir yerdir.
4/25
Mardin’de gezilecek yerler dendiğinde akla gelen en önemli mekanlardan bir tanesi de Kasımıye Medresesi olarak kabul edilmektedir. Mardin’de hüküm sürmüş Artuklular döneminde inşa edilmeye başlanmıştır. İnşası Moğol İstilası nedeniyle yarım kalan bu yapının 15. yüzyılda Kasın İbn-i Cihangir tarafından tamamlandığını ifade etmek gerekir. Kendi döneminde önemli bir eğitim merkezi olarak kabul edilmiştir.Medrese içerisinde kapıların küçük olarak inşa edilmesi, yaşam ve ölüm arasındaki macerayı anlatan havuzun bulunması ve Kasım Paşa’nın kanının bulunduğu duvarlar yapıyla alakalı en ilgi çekici noktalar. Mezopotamya Ovası’na karşı inşa edilen bu görkemli yapı günümüzde farklı amaçlarla kullanılmaya devam etmektedir.
5/25
Mardin’de kültürel ve tarihi geziyi küçük bir mola ile sürdürmek isteyenler için Beyazsu harika bir yerdir. Mesire alanı olması ile dikkat çeken bu yer Ilısu Barajı’ndan akan suların geçip gittiği bir bölgedir. Restoranların taht adı verilen sedirler kurduğu ve suyun oturduğunuz yerin altından geçtiği Beyazsu yerel halk tarafından Ava Spi olarak adlandırılmaktadır. Mardin – Nusaybin yolu üzerinde bulunan ve suya ayaklarınızı uzatarak yemek yeme keyfine ulaşabileceğiniz Beyazsu’da zaman geçirmek sizin için oldukça özel olacak!
6/25
Mor Mihail Kilisesi ve kiliseyi sınırları içerisinde bulunduran Burç Manastırı, Mardin’in Mezopotamya tarafına bakan yakasında bulunmaktadır. Süryani Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olan bu mabet 4. yüzyılda inşa edilmiştir. Günümüzde kilise olarak faaliyetini sürdüren Mor Mihail Kilisesi’nin çevresi kiliseye ait olan ağaçlarla çevrili bir alandır. Süryani Kadim İnanışı tarafından inşa edilen ve şehrin içerisinde olmayan hemen her yapıda benzer özellikleri gözlemlemek mümkündür
7/25
Mardin Protestan Kilisesi, yakın zamanda gün yüzüne çıkarılmış bir ibadet merkezidir. Eski Mardin’in en işlek yeri olan 1. Cadde’de yer alan Kilise, Protestan olarak tanımlansa da kendini herhangi bir mezhep ya da merkeze bağlı hissetmez. Mardin’in kendine haslığını yansıtan Kilise çoğu zaman kapalıdır. Bu nedenle de mimari anlamda güzellikleri keşfetmek isteyenler dışarıdan bakınmakla yetiniyor. Şanslıysanız kilisenin içini keşfetme imkânı yakalayabilirsiniz.
8/25
Mardin’i merak eden hemen herkesin izlediği dizlerde gördüğü görkemli konakların en önemlisi Midyat Devlet Konukevi’dir. Sıla başta olmak üzere bölgede çekilen pek çok dizinin platosu haline gelen bu yapı butik bir otel niteliği taşımaktadır. Ancak dizi furyasının çok fazla olması nedeniyle insanların gezip görmek adına tercih ettikleri bir merkeze dönüşmüştür. Girişlerin ücretli olduğu konukevinde taş işlemeleri ve kusursuz mimari özellikleri yakından inceleyebilirsiniz.
9/25
Mardin’de kültürel ve tarihi gezinizi alışverişle süslemek istediğinizde tarihi niteliği de bulunan Kayseriye Pasajı’na gitmeniz gerekir. Artuklular Dönemi’nde 1487 ile 1502 yılları arasında inşa edilen bu çarşının içerisinde pek çok hediyelik eşya satan dükkân bulunmaktadır. Toplamda 4 giriş kapısı bulunan çarşının Kapalı Çarşı’nın küçük bir replikası olarak değerlendirilebileceğini ifade etmek gerekir.
10/25
Gurs Vadisi ya da bölge halkı tarafından yaygın bilinen adıyla Ğurs, Mardin’in Kızıltepe ilçesi sınırlarında yer almaktadır.Dağlarla çevrili bir vadide yeşillikler arasında çağlayan suların ortaya çıkardığı canlılık pek çok insanın kavurucu sıcaklardan kaçıp kurtulmak adına bölgeyi ziyaret etmesini sağlar.İnsanların piknik yapmak ve şelalenin gölgesinde serinlemek için tercih ettiği vadi, doğal bir zenginlik olarak Mardin’i ziyaret eden hemen herkesin görmesi gereken alanlardan biri.
11/25
Adına şarkılar yazılmış Mardin Kalesi, şehrin en hâkim noktasında bulunan oldukça önemli bir yapıdır. 1600 yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen Mardin Kalesi’nin bugünkü görünümüne Hamdaniler döneminde kavuştuğu kabul edilmektedir. Konumu ve görkemli yapısı sayesinde Kartal Kalesi olarak da adlandırılan bu yapının savunma amacıyla kullanıldığı kabul edilmektedir. Mardin Kalesi’nin içerisinde cami, sığınaklar ve su kuyuları bulunmaktadır. Bu da olası bir kuşatma anında kalede yaşayanların ihtiyacını karşılamak amacıyla oluşturulmuş yapıya işaret eder. Kaleden Mezopotamya Ovası’nın tamamını hatta Suriye’yi dahi görmek mümkündür. Günümüzde TSK tarafından Hava Radar Komutanlığı olarak kullanılan Mardin Kalesi, özel izin ile gezilebilecek oldukça kıymetli alanlardan bir tanesi olarak kabul edilmektedir.
12/25
Deyrul Zafaran Manastırı, Mardin dendiğinde akla gelmesi gereken en önemli mekanlardan bir tanesi. Mardin’e yaklaşık 4 km uzaklıkta dağlar arasında kalan bir vadide bulunan manastır, Süryaniler için oldukça değerli. MS 5. yüzyılda inşa edildiği bilinen bu yapı halen Süryaniler için bir ibadet merkezi olarak kullanılıyor. 1932 yılına kadar Süryani dünyasının merkezi olan manastır günümüzde de önemini korumayı başarıyor. Süryanilerin aktif bir şekilde mabet olarak kullandığı manastırda 52 patriğin mezarı bulunuyor. Bu isimler arasında en öne çıkanı ise Süryaniler için çok özel bir isim olan Hanna Dolabani (Dolapönü)’dir. Kadim bir inanışın bütün izlerini gözlemleyebileceğiniz bu manastırda Süryani inanışı öncesindeki dönemlere ait izleri de gözlemleme imkânınız olacak! Deyrul Zafaran Manastırı adını çevresinde yetişen Safran çiçeğinden alıyor. Nitekim manastırı gezintiye çıktıktan hemen sonra bir mola vermek istediğinizde manastır içerisinde bulunan kafede safran aromalı çay ve Süryani çöreği eşliğinde harika bir lezzet şöleni yaşayabilirsiniz.
13/25
Mardin’in tarihi ve kültürel zenginlikleri ile alakalı en özel ipuçlarını bir arada görebileceğiniz yerlerden bir tanesi de Mardin müzesi (Mardin Arkeoloji ve Etnografya Müzesi) olacaktır. Asurlular dönemi ile bir şehir merkezi olan ve Osmanlılara kadar uzanan varlığıyla Mardin; kültürel bir mozaiğin en özel örneklerinden bir tanesi olmayı başarmaktadır.1942 yılında kurulan ve bugünkü binasına 1995’te taşınan Mardin Müzesi’nin mevcut binası da oldukça özel bir merkezdir. 1895 yılında Antakya Patriği Ignatios Behram Banni tarafından inşa edilmiştir. Binanın inşa edilme amacı ise Süryani Kadim İnanışı için bir Patrikhane Birbirinden özel eserleri içerisinde barındıran müzede adeta tarih yolculuğuna çıkmayı başarabileceksiniz. Mardin gezinizin en özel lokasyonlarından biri olacak Mardin Müzesi’ne uğramadan Mardin’i gezdim dememelisiniz!
14/25
Dara Harabeleri olarak da bilinen Dara Antik Kenti, Mardin – Nusaybin yolu üzerinde bulunmaktadır. Adını Pers Kralı 3. Dara’dan alan şehrin MÖ 530 ile 750 arasında Roma döneminde inşa edildiği düşünülmektedir.Su sarnıcı, mezarlar, tapınak, su deposu ve zindan gibi çok özel yapıların bulunduğu Dara Antik Kenti’nin askeri bir garnizon olarak kullanıldığı ifade edilmektedir. İnsanlara ait kemiklerin ve kafataslarının açıkça görülebileceği bir alanın da bulunduğu Dara’da en ilgi çekici nokta yerin metrelerce altında inşa edilen zindandır .Kazı çalışmalarının hala devam ettiği ve her bir karşında tarihin gizli olduğu bu antik kenti görmeden Mardin’i gezdim dememelisiniz.
15/25
Mardin, kendine has dokusu ve zengin kültürel mirası sayesinde uzun yıllardır turistlerin ilgi odağı olmayı başarmıştır. Bu çerçevede Mardin’i Mardin yapan insan yaşamının devam ettiği evler, sokaklar ve caddeler olmuştur. Yakın döneme kadar bölge halkının ‘Ev işte’ olarak normalleştirdiği Mardin Evleri aslında sarı kesme taştan inşa edilmiş birer şaheser aslında. Kimi mimarbaşıları tarafından kimisi de adı meçhul ustalarda inşa edilmiş olan Mardin Evleri sadece görüntüleriyle büyülemiyor. Kalın duvarları sayesinde yazları serin kışları sıcacık olan Mardin Evleri görülmeye değer yerlerden!
16/25
Şehidiye Camii’nin tam karşısında yer alan Eski PTT Binası, Mardin’in tanınmış ailelerinden olan Şatanalar tarafından 1890 yılında inşa edilmiş bir konaktır. Dönemin en ünlü mimarlarından olan Ermeni Mimarbaşı Lole Sarkisyan’a yaptırılmış olan konağın sivil mimari bağlamında çok özel olduğunu ifade etmek gerekir. Taş işçiliği konusunda çok özel olan Eski PTT Binası’nın bu isimle anılmasında 1950 yılından itibaren PTT tarafından kullanılması yatar. Günümüzde Artuklu Üniversitesi’nin Uygulama Oteli olarak kullanılan bu yapıyı ücretsiz bir şekilde gezebilirsiniz.
17/25
Mardin’in simge camilerinden bir tanesi de Mezopotamya Ovası’na karşı Elif gibi dimdik duran minaresiyle Şehidiye Camii’dir. 1214 yılında inşa edildiği bilinen caminin banisi Artuklular için önemli bir isim olan Melik Mansur Nasreddin Aslan’dır. Konumu ve mimari özellikleri ile Mardin’i çok iyi anlatan bu cami 1916 yılında Mimarbaşı Lole Sarkisyan tarafından restore edilmiştir. Restorasyonlar ve zaman içerisinde gerçekleşen eklemeler ile birlikte çok özel bir yapıya dönüşen Şehidiye Cami, ışıklandırması ile yaz gecelerinin en görkemli mekanlarından bir tanesidir. Mardin’de harika bir gezi serüveni hayali kuruyorsanız Şehidiye Camii’ne uğramayı ihmale etmemelisiniz.
18/25
Mardin çarşısının içerisinde bulunan Zinciriye Medresesi, Sultan İsa adıyla da bilinmektedir. Sultan İsa adının kullanılmasındaki neden Moğol İstilası esnasında burada hapsedilen Sultan İsa’dan gelir. 1385 yılında inşa edilen bu yapının giriş kısmındaki görkemli işlemeler oldukça ilgi çekicidir. Hâkim bir noktada olması nedeniyle geçmişte rasathane olarak da kullanılmış olan Zinciriye Medresesi günümüzde turistik bir merkez olarak kullanılmaktadır. İçerisinde bulunan Sultan İsa türbesi nedeniyle uhrevi bir havası da olan medresenin konumu itibarıyla çok yoğun olduğundan söz etmek mümkündür.
19/25
Mardin’e gelen turistlerin ilgi odağı olmayı başaran Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi, içerisinde bulunan eserlerle bölgenin tarihi ile alakalı pek çok kalıntıya göz atmanızı sağlar. 1. Abdülhamid döneminde görev yapan Diyarbakır Valisi Hacı Hasan Paşa’nın 1889 yılında inşa ettiği bu yapı Süvari Kışlası olarak tasarlanmıştır.
20/25
Mardin Yaşayan Müze, 2021 yılında çeşitli girişimler sonucunda müzeye çevrilen bir yapıda kültürel mirası korumak adına atölyelerin açılması ile faaliyetlerini sürdürür. Mardin’in zengin kültürel mirasını her anlamda misafirlere hissettiren Mardin Yaşayan Müze’de birbirinden değerli atölyeler var. Her atölye, bir dönem Mardin’in kültür kodlarını oluşturmuş etkinlik ve faaliyetleri kapsıyor. Bakırcılıktan kurşun dökmeye ve telkâriden badem şekeri atölyesine kadar Mardin’i her anlamda yaşamak için bu müzeyi ziyaret etmek şart.
21/25
Mardin’in Midyat sınırları içerisindeki Güngören Köyü’nde bulunan Deyrulumur manastırı Tur Abdin Yaylası olarak bilinen alandadır. Yapımı MS 397 yılında Mor Şmuel ve öğrencisi olan Mor Şemun tarafından gerçekleştirilmiştir. Süryaniler için oldukça önemli bir yapı olarak kabul edilen Mor Gabriel Manastırı, Mardin’e uzak olsa da yoğun bir ziyaretçi akınına uğrar. Manastırı özel kılan Süryaniler için değerinin yanı sıra halen bir dini eğitim merkezi olması da önemlidir. Nitekim manastıra ulaştığınızda bazı kısımların gezilemeyecek olduğunu görürsünüz. Bunun tek nedeni manastır içerisinde yaşamın ve dini eğitimin halen devam ediyor olmasıdır. Süryaniler tarafından İkinci Kudüs olarak da kabul edilen Deyrulumur, mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir.
22/25
Emir Hamamı, Mardin’in geleneksel anlamda en eski hamamlarından bir tanesidir. Erkek ve kadınlara hizmet veren hamam, uzun yıllardır şehrin kültürel mirasını yansıtan ve hamam anlayışının devamlılığını sağlayan bir seçenek olmuştur. 1. Cadde’de yer alan ve aktif olarak kullanılan Emir Hamamı iç yapısıyla çok ciddi işlemelere sahip olmasa da uzun yıllardır kullanılması nedeniyle görülmeye değer tarihi bir noktadır.
23/25
Mardin’de gezilecek yerler dendiğinde akla gelecek en özel mekanlardan bir tanesi de Sipahiler- Tellahlar Çarşısı ya da Revaklı Çarşı’dır. Bu çarşının birden fazla adının olmasında etkili olan detayları daha yakından değerlendirmek gerekir. Çarşının Revaklı olarak anılmasında mimari olarak revakların kullanılması önem taşır. Dükkanların ön kısmında bulunan ve yerel halkın ‘Abbara’ adı verdiği yapılar adeta çarşının temel özelliğidir. Öte yandan çarşıda geçmişte ‘Tellal’ adı verilen kimselerin çok yoğun bulunması da Tellallar Çarşısı unvanını anlamlı kılar. Tellallar genellikle yaşlı kişiler olup önemli bir haberi herkese duyurmak adına çarşı Pazar dolaşan kimselerdir. Bu çarşının da geçmişte en merkezi yerlerden bir tanesi olması tellalların burada bulunmasının en önemli yanıdır.
24/25
Mardin çarşısının içerisinde bulunan Ulu Camii ülkemiz toprakları içerisinde bulunan en eski camilerden bir tanesi olarak kabul edilmektedir. Bölgede hâkim bir güç olmayı başaran Artuklular döneminde inşa edilmiş olan Ulu Camii bölge halkı tarafından Cami-i Kebir olarak da bilinmektedir. 1199 yılında inşa edilen ve çeşitli dönemlerde restorasyona uğrayan caminin halen ayakta duran 1 minaresi bulunmaktadır. Yapı planına bakıldığında 2 minaresi olduğu bilinen Ulu Cami’nin diğer minaresinin neden ve ne zaman yıkıldığı bilinmemektedir. Ayakta duran minaresi üzerinde hem 4 büyük mezhem hem de Aşere-i Mübeşşere’nin isimleri yer almaktadır. Bölgenin çok kültürlü yapısı nedeniyle Şafii ve Hanefi mezhepleri için ayrı namaz kılma alanlarına sahip olan caminin dış duvarlarında Kufi yazıları bulunmaktadır.
25/25
Şehrin merkezi konumunda bulunan Cumhuriyet Meydanı, I. Dünya Savaşı esnasında Almanlar tarafından geniş bir manevra alanı olarak kullanılmıştır. Bölgede bulunan Patriye Kilisesi’nin tahrip edilmesi sonrasında meydan olarak kullanılmıştır. 1939 yılında Cumhuriyet Meydanı’na dönüşen bölgeyle özdeşleşmiş olan en önemli husus uzun yıllardır Mardin’e gelen herkesin selamladığı Atatürk heykelidir.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.