Depremde ailesini, evini kaybetti, kiracısını evden çıkartamıyor
6 Şubat’ta Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğündeki depremde Çukurova ilçesi Güzelyalı Mahallesi’ndeki Alpargün Apartmanı yıkılarak 96 kişiye mezar olmuştu. Depremin yaşandığı gün Azem Yaren Coşkun, Antalya’da yüksek lisans eğitiminde bulunduğu için hayatta kaldı. Coşkun yaşanan depremde, annesi Azize, babası Bekir ve ağabeyi Tahsin Can Coşkun ve kedisi Tiny’yi kaybetti.
Ailesini kaybeden Coşkun, deprem sürecinde acı haberle birlikte Adana’ya geldi. Enkazın başında ailesinin kurtarılmasını beklerken ölüm haberlerini aldı. Daha sonra da enkazda bulunan ailesinden kalan eşyaları kendi elleriyle çıkarttı.
Evsiz kalan Coşkun, Seyhan ilçesine bağlı Kurtuluş Mahallesi’nde anne ve babasının bir gün başlarında bir şey gelirse diye zor günler için aldığı eve yerleşmek istedi. Ancak kiracısı olan kadın M. A. sözleşmesi bitmesine rağmen evden çıkmadı.
Depremde tüm ailesini kaybettiğini normalde ailesiyle ikamet ettiği yüksek lisans için Antalya bulunduğunu ifade eden Coşkun, ”Evimiz yıkılınca, ailem vefat edince Adana’ya gelmem gerekiyordu. Çünkü ben de Antalya’da bir öğrenci evinde kalıyorum, kiracıyım orada. Adana’da akrabalarım eşim dostum tabii ki de var ancak benim kalabileceğim bana ait bir ev yok. Annemlerin yarın bir gün başımıza bir şey gelir diye aldıkları diğer evimiz var. Fakat 2019 yılında oturan bir kiracımız ikamet ediyor orada. Şubat ayının sonuna doğru kendisiyle görüştüm çıkması gerektiğini çünkü eve benim oturacağımı, kalacak başka yerim olmadığını ona belirttim. Kendisi bir takım sıkıntılarda bahsederken süre istedi, çıkacağını söyledi. Ben de o an daha fazla insanları üzerine gitmemek baskı oluşturmamak adına Temmuz sonuna oturabilirsin dedim. Ben böyle bir süre verdikten sonra kiracım beni sürekli aramaya başladı. Kira fiyatları, artan ekonomiyi bahane etti. Ben de kendisine acil bir eve ihtiyacım olduğu dile getirdim. Ben öğrenciyken ailem vefat ettiği için herhangi bir gelirim de olmadığını kendisine defalara söyledim. Kiracım bu süreçte beni kışkırtacak bir sürü hareketler yaptı” dedi.
“Evi boşaltmasını için ihtar çektim, ihtarnameye uymadı”
Haziran ayında kiracısı M.A.’ya ihtar çektiğini söyleyen Coşkun, ”Sözleşmenin bittiği tarihte evi boşaltması için kendisine ihtar çektim. Fakat kiracım, ihtarnameye uymadı. Arabuluculuk görüşmesine gittik, ben ümitliydim açıkçası vicdan sahibi bir insanın çok önceden çıkması gerekirken depremin üzerinden kaç ay geçmiş benim hala bir evim yok. Kiracım arabulucu da anlaşır diye düşünmüştüm. Arabulucu da saçma sapan tekliflerle anlaşamama olarak sonuçlandı” ifadelerine yer verdi.
“Mahkeme sürecini uzatıp, evde oturmak istiyor”
Coşkun, ”Mahkemelerde ne kadar yoğunluk olduğunu ve mahkeme gününün ne kadar ileri bir tarihe verileceğinin farkında. Bu süre zarfında, süreci ne kadar uzatabilirsem o kadar kardır diye düşünüp evde oturmayı planlıyor. Benim tek istediğim, bu süreç yargıya taşınacak. Ama yargıya taşındığında sürecin biraz daha hızlı ilerlemesini istiyorum” sözlerine yer verdi.
“Depremin yıl dönümünde evime taşınıp ailemden kalan eşyalarımı temizlemek istiyorum”
6 Şubattan önce evine kavuşmak istediğini vurgulayan Coşkun, ”Kocaman evimizden enkazdan bir odanın çeyreği kadar etmeyecek eşya buldum. Ellerimle çıkarttım, onları hala yıkayamadım. Hala enkazın tozuyla ölü kokusuyla duruyor. Bütün annemin babamın, abimin kıyafetleri. Annemin benim için hazırlamış olduğu çeyizleri hepsi lime lime tozlu bir vaziyette duruyor. Çünkü evime yerleşemiyorum, onları temizleyebileceğim bir imkanım yok şunda. Tek ihtiyacım depremin yıl dönümünde önce o eve taşınabilmek eşyalarımı yerleştirebilmek. Benim o evden maddi bir beklentim yok sadece o evde oturmaya ihtiyacım var” dedi.